22 Mayıs 2012 Salı

3.lük Maçı


Hayat ve hayatı ilişkiler özelinde düşündüğümde bazen; o kadar anlamını yitirmiş geliyor ki bana, sanki yarı finalde elenmiş de 3.lük maçına çıkan bir takımın duyduğu arzu eksikliğini hissettiriyor.
Biriyle birlikte olmuşsun diyelim –ki hemen herkes birileriyle birlikte olmuştur muhakkak. İşte yaşanılan o birliktelik öyle bir hale büründürüyor ki insanı, finale çıkmak için her şeyini vermiş bir sporcu gibi oluyorsunuz. Tabi ki kimliğiniz yaşanılan bu dönemi nasıl sürdürdüğünüz ve nasıl tamamladığınız konusunda epey önem arz ediyor. Mesela finale çıkamadı diye salya sümük ağlayan futbolcular, voleybolcular vb. oldukça yaygın. Bir de bunu olgunlukla karşılayan sporcular var tabi. Ama konu biraz karışık. Bir de şöyle anlatayım:
Öyle kuvvetli bir ilişki yaşıyorsunuz ki, mutluluğu bulduğunuzu ve sonsuza dek sürdüreceğinize inancını sonuna kadar duyuyorsunuz. Her şeyinizi veriyorsunuz bu mutluluğu sürdürmek için. Çabalıyorsunuz, hüzünleniyorsunuz, ufak kayıpları telafi ediyorsunuz falan. Mesela devreyi bir basket farkla geride kapatsanız da, sonraki devre öne geçmeyi biliyorsunuz. Ya da maçtan ihraç edilen arkadaşınız yerine de bir kişi fazla oynamaya çalışıyorsunuz. Fotoğraflar çekiliyorsunuz muz ortaya kafa vururken. Ya da ne bileyim, öyle bir şeyler.
Her yaşanılan güzel şeyin de bir sonu var derler. İşte bir gün o ilişkiniz de bitiyor. Bunu ilişki özelinde de düşünmemek gerekir. Bir iş başvurusu, bir sınav telaşı mesela. Ama hepsi bir şekilde sonlanıyor illa ki. Ya sonra?
Sonra da işte 3.lük maçı başlıyor hayatınızda. Oğuz Atay, eminim, en çok bu maçları sevmiştir. Öyle olmasa bile, ben öyle olduğunu düşünmek istiyorum. Bu dönemle birlikte, yıpranmışlığın verdiği bir durgunluk baş gösteriyor. Bir işe yaramaz hissediyorsunuz kendinizi. En iyi olmaya çalışan insanların gölgesinde kalıyorsunuz hep. Onların maçları pazar günü akşam saatine konulurken, siz cumartesi gündüz vakti yapıyorsunuz mesela. Ya da onların maçından hemen önce, oldubittiye getiriyorlar çabanızı.  
3.lük maçı da nedir, di mi? 3.lük maçı devresi, eski ilişkinizin sona ermesiyle başlar. Ne kadar süreceği ise, yeni bir ilişkiye başlamanızla alakalı. Ama hemen sevinmeyin. Başlayacağınız o yeni ilişki de, bizzat 3.lük maçına dahil. Ayrılık da sevdaya dahil. Hehe.
Yeni bir ilişkiye başlarsanız bu dönemde, 3.lük maçının dinginliğini yaşayacaksınız mutlaka. Rakibinizi tartıp, ayağa paslarla başlarsınız. Adeta dostluk havasında geçecektir maç. Çiçekler, hoş yemekler, kültürel aktiviteler bol; kavga, gürültü az olacaktır mutlaka. Bir süre sonra biteceğiniz bilirsiniz çünkü. Uzun bir döneme yayılacak bir amaç taşımaz. Üçüncü olmak için kampa giren takım veya bireysel sporcu gördünüz mü hiç?
Ama üzülmeyin. Bir şekilde atlatacaksınız 3.lük maçını. Belki de birçok 3.lük maçı oynayacaksınız. Ama her seferinde yeni bir turnuva ve kazanacağınız bir final ümidi mutlaka olacaktır.

Not: tumblr'da bu güzide eseri kimse siklemedi. oçeler sizi.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Kuledibi uzaktan böyledir.
Ama gerçekte böyle göründüğümüzü unutmayalım.
Ve lütfen Mehtaplı Geceler isminde sikko şaraplar içmeyelim. Bohemlik bu değil.

Akıllı Ol!