23 Mart 2012 Cuma

MODİFİYE ARAÇ SOSYOLOJİSİNE GİRİŞ I



İstanbul caddelerinde dolaşırken hepimiz görürüz, orijinal yapısı değiştirilmiş, süslenmiş, yenilikler katılmış araçları. Kimi zaman komik gelir yapılan dizayn, kimi zaman da hakkını vermiş deriz. İşte bu yazıyla da biraz olsun bu ağabeylerimize, ablalarımıza dair bir şeyler üretmeye çalışacağız. Komik de olabilir yazdıklarım, hakkını vermiş de olabilirim.

Toplum-topluluk davranışlarını inceleyen bir bilim olarak sosyoloji, Türkiye’de oldukça muhafazakâr bir yapıya sahip gibi gözüküyor. İddialı laflar etmeyeyim şimdi, bir sosyolog çıkar falan, neme lazım. İşte bu muhafazakâr yapı, yeni alanlara, yeni topluluklara yönelmesinin önüne geçiyor bilim insanlarının. Ben bu oyunu bozarım arkadaş. Biraz da modifiye araç sahibi kardeşlerim üzerine yöneltin şu araştırma-inceleme yetinizi mösyö piçler.

Bilimsel araştırmalar yapmadan sadece otobüs yolculuklarımdan, yürüyüşlerimden ve eşten dosttan gördüğüm kadarıyla, bir şekilde madde bağımlılığı gibi bir şey bu modifiye tutkusu. Yoksa aracın boyasını zor seçmemize sebep olan araç üstü yazılarını nasıl anlamlandırabiliriz. Yedisinden yetmişine, zengininden fakirine kadar her kesimden insan bu bağımlılığın kollarında kucak dansı yapmakta. Bağcılar Meydan’da 19’luk bir delikanlının altındaki üç bin liralık arabada da var modifiye, Bağdat Caddesi’nde tur atan 50’lik orta yaşlı abimizin kaç bin dolarlık aracında da. Farklılıkları modifiye tutkusuyla harmanlamışlar ve kendilerine has bir jargon, estetik anlayış, yaşanılabilir bölge vs. üretmişler böylece. Bir koldan psikoloji bilimi, diğer koldan sosyoloji bilimi girişse bu topluluğa; tüketim toplumu, farklılaşma olgusu, gösteri peygamberi derken, güzel sonuçlar çıkabilir belki a dostlar.

İlginçtir; o koca kafalarınızı kaldırıp, İstanbul caddelerine kulak kesilirseniz; hemen her köşede abart egzoz sesi duyabilirsiniz. İyi bir çocuk olursanız, belki modifiye araçlara bile binebilirsiniz.

Yukarıdan aşağıya baktım da, bir bok anlatmamışım lan. E ben de Ziya Gökalp miyim, Durkheim miyim pezevenk? Biz de birisi yazsa da okusak diye bekliyoruz. Ama ek kaynak olması açısından; sizlere şu kitapları öneriyorum:

1) Slavoj Zizek-Kamyon Arkası Yazı Kültürü.
2) Egzozcu Samet Usta-Egzoz Nasıl Patlatılır, Abart Egzoz Nasıl Takılır?
3) Karl Marx-Kapital (Kapital tabi, zoruna mı gitti!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder